Ey âdem bilir misin, kadrini sen zerremin?
Bezm-i elestten beri, canda kiri yıkarken.
Sürme oldum sürüldüm, gözlerine Hürrem’in.
Eğilirdi Süleyman, ben ibrikten akarken.
Oruç ağzın muradı, benim sofranın şahı.
Can pazarında miyar, ben kudretin giziyim.
Kundakta İsmail’in, arşa değerken ahı;
Safa Merve’de koşan, Hacer’in yol iziyim.
Toprağın gamzesiyim, Leyla’sıyım, Aslı’yım.
Ben rahmet sahibinin, arza değen eliyim.
Beklenilen vuslatta, öze inme faslıyım.
Kalbe düşen sevdanın, en pak şiir haliyim.
Gök kubbenin altında, durduğunu unutan.
Âdemi yakasından, silkelerim yağarak.
Benim cümle sızıyı, bir çift gözden tanıtan.
Kanlı bir gözyaşıyım, yürekleri sağarak.
Ben göğün denizinde, inci tanesi karım.
Dicle’nin köpüğüyüm, Fırat’ın inadıyım.
Kaç değirmen döndürdüm, menzilime akarım.
Semasını özleyen, güvercin kanadıyım.
Abdest alanda âdem, ayağına yakıştım.
Mürekkep eylenmişim, aşkla yazan kaleme.
Ayna oldum hilale, yıldızlarla bakıştım.
Yakamozlar devşirdim, seher vakti âleme.
Çağırır durur özden, zincirli bir tas beni.
Ciğeri yanan kulun, şükrüne vesileyim.
Toprak ana bağrına, evlat gibi bas beni.
Sana varamadığım demde taş kesileyim.
Nemrut atsın ateşe, İbrahim’e sunuldum.
Cümle kinin garezin, asıldığı dar benim.
Sekeratta hastanın başucuna konuldum.
Şu üç günlük cihanda, sevda benim yar benim.
Vaktin parmak ucunda, asırlardır yürürüm.
Derviş Yunus selamı, davudî bir “hû”yum ben.
Gün gelir ateş üşür, üstünü de bürürüm.
Gözyaşı, alın teri, o bir katre suyum ben.
İbrahim ŞAŞMA