tarihinde yayınlandı Yorum yapın

AH MİN’EL AŞK

Ah Minel aşk

Zaman sana hapistir benim evrenimde
yumuşaklığın tanımı tenindir benim için
korkuluklarla dolu bu kafes ülkesinde
açan tüm çiçekler senindir, senin için
baharları öldüremez fırtınalar, karlar
ama baharı getirir sana yemin ederim
ellerimi beline dolayıp sarmak
tüm kışları götürür bize yazı getirir

İkliminden geçtik buhranın ve acının
tattık tütününü en hakiki yerlerinden
yalnız bu dünyayı değil bundan bir kaçının
yaratılmasına şahidim senin ellerinden
yaslı, mahzun bakışlarıma aldanma benim
hiç olmadığım kadar mutlu, bir o kadar derin
bir o kadar derinlerimde senin ellerin
bir o kadar derime sinmiş o güzel tenin

Kanlı rüyalardan terli sabahlara uyanıp
acıyı bal eyleyen o deniz kokulu sesini
işitmek ve diş etlerime kadar yerleşen
varlığınla güzelleştirmek bir yenisini
elbet dağılır bulut ve yağmur yağan yerlere
elbet göğsümden dökülür sevda gülleri
elbet benim olursun bu hayat tekdüze
elbet güzelleştiririz bu tekdüze yeri

Şu yastığın, yorganın, ekmeğin ve tuzun
dili olsa da anlatsa şöyle uzun uzun
seni nasıl beslediğimi içimde her gün
ve nasıl karşımda duruyor, hep güzel yüzün
çocuksu bir yanım var evet senle büyüyen
büyüdükçe öğrenen biraz daha her gün
yanında değilken bile senin ile yürüyen
kalbimden gözlerime hep seninle sürgün

Dalgalanmadan deniz temizlenmez çünkü
çünkü köpüktür denizin aşktan bahsedişi
sevda yatar altında denizin koskoca
bu da tanrının ona sevgiyi gösterişi
üstelemem, seni yormam gel omzuma yaslan
hangi omzuma yatsan bir diğeri yasta
evet her insan hep ölecek yaşta
ve evet her insan hep sevecek yaşta

Can Yalçıntaşküçük

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir