Bir burukluk çöker gönüllere, gelişinle inceden usulca…
Dışımız üşümeye başlarken, içimiz sıcaklığını hisseder.
Ne çok huzur bulur insan bakmasını ve görmesini bilince.
Tam bir tefekkür ayıdır Kasım…
Açılan son çiçeklerdir. O çiçekler ki aşk gibidir.
İki mevsim arasında kalan, ifadesi güç, mevsim hazan…
Kasımda yağmur başka yağar,
Sararan yapraklara düşen sessizlik, çaresizlik…
Sevgiler daha çok kıymet bilir bu ayda,
Aşklar başkadır, hüzün başkadır, umut başkadır…
Günahıyla, arınmaya çalışan yağmurlarda…
Sonbahar senin adınla biter, son bulur zamanında.
Ama senin adın başlangıçtır, tükenmişlerin umudu,
Rüzgâr en güzel ahengini yansıtır,
Savurur sararan, eşsiz güzellikteki yapraklarını.
Ağaçlar belli eder hüznünü, inzivaya çekilir.
Yeniden hayat bulması için başlar ruhunu dinlendirmeye,
Tekrar mevsiminde yemiş verip, eskisi gibi görünmeye…
Ve yüreğim pes etmemeyi öğrenir, başlar mücadeleye!
Daha güzel yarınlar için tahayyül etmeye…
Kasım keşke senin yerinde ben olsaydım.
Tam bitti derken, bekler, başlangıcınla rüzgâr gibi eser,
Zamanı gelince çiçek gibi açar yeniden hayat bulurdum…
Temizlerdim yağmurunla işlenen bütün günahlarını.
Şer gibi görünen her kötülüğü yağan karının altına gömerdim…
Savururdum, çamurunla bataklığa düşmeye sebep olan yığını
Kasım en çok dökülen yapraklarında ki hüznü sevdim
Sen her baharın bitişi gizlenen güzelliklerin aşikârısın…
Ayşenur DÜRLÜ