Size Cavit’i anlatayım iyi dinleyin
Uzundur yaşadıkları idare eyleyin
Kirlidir sakalları ve sararmıştır bıyık
Akşamları şiir yazar, gündüzler hep ayık
Yamaç bir evde yaşar o ve ihtiyar kuşu
Kuşu da olmasa hayatta çıkmaz o yokuşu
Her gün kalkar erkenden , güneş tam doğmadan
Lakin uyanamaz bir çay sigara olmadan
Özenle oturur emanet sandalyesine
Sever onu, aşıktır gıcırtılı sesine
Uzatır kolunu radyoya açar birden
Bir daha yakar çıkarıp paketi cebinden
Tekrar tekrar okur akşamdan yazdıklarını
Alıp düzeltir buruşturup attıklarını
Şair olmuştur Cavit hem de en alasından
Yani şiirin hikayesi değerlidir manasından
Beyaz sayfa ve liseden kalma uçlu kalem
Oluşur onun ellerinde yeni bir alem
Ki çoğu şair gibi takıntılıdır aşka
Her hafta farklı biri, her şiir başka başka
Kiminde ince bel, kömür göz kimini över
Kiminin burnu büyük, kimine bilhassa söver
İncelikle yapar, hiçbirinin yüzüne vurmadan
Ya da hayatında hiçbirinin yüzü olmadan
Dağılmıştır ortalık , kirlenmiştir elleri
Toplar masadan kağıt, kalem ve hayalleri
Kim bilir kaç şiir masada yarım kaldı
Belki de en güzelleri daha yazılmadı
Aklı bulanmıştır, duygular birden sellenir
Yarısı yanmış fotoğraf son bir kez ellenir
Kapıda asılı koyu palto, örme atkı
Giyer geçmişi, olsun diye geçmişe katkı
Güneşe doğru açılır birkaç sütun demir
’Bakma arkada Cavit ‘ der içindeki emir
Yürür sokak boyu ve durur çöpün yanında
Savrulur kağıtlar , yok olur şiir, anında
Eller titremeye başlar, dolar sanki gözler
Korkak mıdır bilmem; ama korkaklar da özler
Bir daha yakar , kaybolur dumanla
Sanki yan yana gökyüzünde olanla
Yetişir birisi ardından, kurtarır şiiri
Hatırlanır Cavit, hatırlanır yokluğun şairi
Nazif SEÇMEN